İddet Süresi Ne Demektir?
İddet müddeti, boşanma davası akabinde boşanan kadının yeniden evlenmek için beklemek durumunda olduğu süredir. Türk Medeni Kanunumuzun 132. maddesinde düzenlenmiştir. Kanun hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, boşanan kadın için öngörülmüş olan iddet müddeti süresi, yani boşanma sonrasında kadının yeniden evlenebilmesi için geçmesi gereken süre 300 gündür.
Türk Medeni Kanunumuzun 132. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: “Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.“
Boşanma davası gerçekleştikten sonra kadının başka birisiyle evlenmek için beklemesi gereken bir müddet vardır, bu müddete iddet müddeti denilmektedir. Bu süre zarfında evlenebilmesi için iddet müddetinin kaldırılması için davası açması gerekmektedir. İddet müddeti, halk arasında boşanma sonrası bekleme süresi olarak ifade edilmektedir.
İddet müddeti, boşandıktan sonra kadının yeniden evlenmesine ilişkin olarak getirilmiş olan, kanundan kaynaklı bir kısıtlamadır ve boşanma sonrasında yalnızca kadın açısından söz konusu olmaktadır. Erkek ise boşandıktan sonra istediği zaman evlenebilmektedir. Kadına verilen bekleme süresi yalnızca bizim ülkemizde olan bir kısıtlama olmayıp birçok Avrupa ülkelerinde olan bir hukuki düzenlemedir.
İddet müddetinin amacı boşanan kadının olası bir hamileliğinde doğacak olan çocuğun soybağının belirlenmesidir. Dolayısıyla bekleme süresinin, esasında boşanma sonrasında doğacak olan çocuğun hukuki statüsünde yaşanması muhtemel karışıklığın önlenmesi ile çocuğun korunması amacını taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır.
İddet Müddeti Uygulamasına Niçin Gerek Duyulmaktadır?
İddet müddetinin varlık gerekçesi, evlilik birliği içerisinde kadının rahmine düşmüş olan çocuğun, kadının kendi eşi olacağı karinesinden ileri gelmektedir, burada nihai amaç: soybağının tespitidir. Çünkü kaynağını Roma hukukundan alan ve ülkemizin de dahil olduğu Kıta Avrupası hukuk sisteminde soybağına bağlanan çok çeşitli hukuki sonuçlar vardır. İddet müddeti uygulamasının yalnızca Türkiye’ye veya doğu medeniyetlerine özgü olduğu gibi hatalı bir çıkarım söz konusu olabilmektedir, ancak iddet müddeti batı toplumunda da uygulanmakta olan bir uygulamadır. Çünkü uygulamanın gerekçesi, soybağının tespiti ve küçüğün miras hukuku ve aile hukuku gibi alanlarda mağdur olmasının engellenmesidir.
Kadına özgü olan hamilelik durumu gerekçesiyle, yalnızca boşanan kadınlar için geçerli olan iddet müddeti uygulaması, boşanan erkekler için mevcut değildir. Boşanan bir erkeğin önceki evliliğinden hamile kalmış olması ve hatta herhangi bir şekilde hamile kalması mümkün olmadığından dolayı iddet süresine tabii olmasının bir mantığı yoktur. Dolayısıyla kanunda erkekler için böyle bir düzenleme de mevcut değildir.
Çocuğun İddet Müddeti İçinde Doğması
Hukuk sistemimize göre evlilik birliği içerisinde ana rahmine düşen çocuğun babası, bir karine olarak kadının kendi kocasıdır. Aksi durumun mevcudiyeti halinde bu konuda bir dava açılarak söz konusu karinenin çürütülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla boşanma davasının sonuçlanmasından sonra 300 gün içerisinde çocuğun dünyaya gelmesi halinde, bu karineden kaynaklı olarak çocuğun babasının kadının eski kocası olacağı karine olarak kabul edilir.
Böyle bir durumun varlığı halinde, yani çocuğun bu üç yüz günlük süre içerisinde doğması halinde soybağının reddi, diğer adıyla nesebin reddi davası açılarak eski koca ile çocuk arasındaki soybağı ilişkisinin sona erdirilmesi gerekecektir. Çünkü biyolojik baba ile çocuk arasındaki soybağının kurulabilmesi için öncelikle hatalı olan soybağı kaydının ortadan kaldırılması şarttır.
İddet Müddeti Nasıl Hesaplanır?
300 günlük iddet müddeti süresinin başlangıç tarihi doğru hesaplanmalıdır. Bu süre, mahkeme tarafından çiftin boşanmasına karar verilmesiyle değil, verilmiş olan bu kararın kesinleşmesiyle başlayacaktır. Mahkeme kararının kesinleşmesi, artık hukuk dünyasında sonuçlarının doğmuş olması anlamına gelmektedir. Mahkeme tarafından verilmiş olan ve kesin olmayan kararlara ilişkin olarak süresi içerisinde istinaf ve temyiz talebinde bulunulabilir ve üst derece mahkemesi tarafından incelenmesi talep edilebilir. Bu halde kararın kesinleşmiş olduğundan bahsedilemeyecektir.
Ancak mahkeme tarafından verilen karar, süresi içerisinde istinaf veya temyiz edilmemişse veya taraflarca bu haklardan feragat edilip kesinleştirme talep edildiyse ya da karara itiraz eden tarafın talebi üst derece mahkemesi tarafından reddedilmişse kesinleşmiş olacaktır. İşte iddet müddeti de bu kesinleşme tarihinden itibaren başlanmış sayılacaktır.
Boşanan Kadın İddet Süresi Bitmeden Tekrar Evlenebilir Mi? İddet Süresi Nasıl Kaldırılır?
“Kadın için bekleme süresi” başlıkla Türk Medeni Kanunumuzun 132. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında, iddet müddetinin sona ermesine ilişkin düzenleme de yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre iddet müddeti içerisinde doğumun gerçekleşmesi, boşanan kadının önceki eşinden hamile olmadığının anlaşılması veya boşanan çiftin yeniden evlenmek istemesi halinde bu süre kalkar. Dolayısıyla Boşanan kadının iddet süresi bitmeden yeniden evlenmesi mümkündür. Ancak bunun için gerekli hukuki prosedür yürütülmeli ve iddet süresi kaldırılmalıdır. İddet süresinin kaldırılması da dava yoluyla mümkün olmaktadır.
Türk Medeni Kanunumuzun 132. maddesinin 2. ve 3. fıkraları: “Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.“
İddet Müddetinin Kaldırılması Davası
İddet müddetinin kaldırılması davası, kaynağını yukarıda alıntılamış olduğumuz TMK 132/3. maddesinden almaktadır. Bu davanın açılması yoluyla mahkeme tarafından iddet müddetinin kaldırılması için iki ihtimal öngörülmüştür:
- Boşanmış olan kadın hamile olmadığını ispatı,
- Boşanan çiftin yeniden birbirleriyle evlenmek istemeleri
Kadının hamile olmadığı, hamileliğin mevcut olmadığına dair tıbbi bulgu ve deliller ile ispatlanmalıdır. Yalnızca beyan yeterli olmayacaktır.
İddet Müddetinin Kaldırılması Davası Ne Kadar Sürer?
İddet müddetinin kaldırılması davaları, mahkemelerin iş yüküne, hamilelik durumuna ilişkin alınması gereken raporlara ve avukat ile anlaşıldıysa avukatın bilgi ve deneyimine göre 1 hafta ile 2 ay kadar arasında sürebilmektedir.
İddet Müddetinin Kaldırılması Davasında Avukatlık Ücreti
İddet müddetinin kaldırılması davalarında avukatlık ücretine ilişkin olarak Ankara Barosu tarafından 2021 yılında paylaşılmış olan Avukat-İş Sahibi arasındaki en az ücret çizelgesine göre: 9.350,00 TL’dir.
Aynı şekilde İstanbul Barosu Tarafından hazırlanıp paylaşılan Avukat-Vekileden arasındaki en az ücret çizelgesine göre de 8.000,00 TL belirlemesi yapılmıştır.
Yine de, avukatların temin etmekte oldukları hizmetlere dair kamuya açık olacak şekilde net bir bilgi paylaşımı yapmaları, meslek etik kurallarına ve rekabet yasağına aykırı olacağından dolayı mutlaka bir aile avukatı ile görüşüp hukuki danışma hizmeti alınmasında fayda vardır.
İddet Müddetinin Kaldırılması Davasında Karşı Taraf Kimdir?
İddet müddetinin kaldırılması davası, eşe veya nüfus müdürlüğüne karşı açılmamaktadır, zira çekişmesiz bir yargı işidir. Dolayısıyla taraf göstermeksizin açılacaktır.
İddet Müddetinin Kaldırılması Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
İddet süresinin kaldırılması için açılacak olan davada görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri, aile mahkemesi sıfatıyla görevli olmaktadır.
İddet müddetinin kaldırılması davasında yetkili mahkeme ise, kadının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.
İddet Müddetinin Kaldırılması Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
İddet müddetinin kaldırılması davasında, davanın tabiatı gereği bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi olmasa da, usul ekonomisi ve mantık gereği iddet müddetinin başlangıç tarihinden sonra en geç 250-260 gün sonra açılması gerekecektir. Çünkü zaten iddet müddetinin kaldırılması talepli davalarınç ekişmesiz ve çabuk sonuçlanmalarından dolayı sürenin bitimine 30-40 gün kala davayı açmaktansa sürenin bitmesini beklemek daha mantıklıdır.
İddet Müddetinin Kaldırılmasına İlişkin Ceza Davaları
Zaman zaman boşanma davası esnasında eşinden başka kişilerle cinsel birliktelik yaşayan vatandaşların, boşanma kararı sonrasında 3. kişiden olan çocuklarının soybağının gerçek biyolojik babalarıyla doğru kurulması adına hukuka aykırı yollara başvurulduğu görülmektedir. Eski eşleri ile çocukları arasında soybağı kurulması halinde ayrıca soybağının reddi(nesebin reddi davası) açmaktan imtina eden bu vatandaşlarımız, kendilerinin cezai sorumluluklarının doğmasına sebebiyet vermektedirler. Bu durumda Türk Ceza Kanunumuzda “Aile Düzenine Karşı Suçlar” başlığı altında 231. maddede bulunan “Çocuğun soybağını değiştirme suçu” meydana gelebileceği gibi, hukuka aykırı işlem uygulayan ve rapor veren sağlık personeli hakkında da “Resmi belgede sahtecilik suçu”ndan işlem yapılabilmektedir.