Ziynet Eşyası Nedir?
Ziynet eşyası, evlilik birliğinin kurulmasıyla gelin ve damada takılan takılar ile verilen hediyelerdir. Düğünde takılan kolye, bilezik, küpe, yüzük, saat, bileklik, takı seti, gerdanlık ve altın ziynet eşyaları olarak bilinir. Ancak düğünlerde taraflara takılan nakit para, döviz ve taşınmazlar da düğün takısı olarak kabul edilir. Ziynet eşyası, tarafların söz, nişan, resmi nikah merasimi, düğün ve hatta düğün sonrası aile ziyaretleri gibi çeşitli törenlerde takılabilmektedir; yani sadece düğün gününde takılması zorunlu değildir.
Düğün Takıları Kime Aittir?
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/16859 E., 2017/17965 K. sayılı ve 20.12.2017 tarihli kararında:
“Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.”
- Kadına takılan takılar; Kadına takılan her türlü ziynet eşyası (çeyrek/yarım/tam altın, bilezik, kolye, bileklik, takı seti vs.) ve para gibi ekonomik değerler kadına aittir.
- Erkeğe takılan takılar; Erkeğe takılan ziynet eşyasından kadına özgü olanlar (örn, bilezik, kolye, küpe vs.) erkeğe takılsa bile kadına ait olacaktır. Erkeğe takılan çeyrek, yarım, tam altın gibi takılar ve paralar ise “kadına özgü” olmadıklarından erkeğe ait olacaklardır. Kural olarak erkeğe takılan her türlü takıdan kadına özgü nitelikte olmayanlar, erkeğe ait olacaktır. Erkeğe takılan ziynet eşyaları kadına özgü nitelikte olsa bile (Örneğin, bilezik, kolye, küpe vb.) erkek eş, kadına özgü ziynet eşyalarının kadına ait olduğu konusunda “yerel adet olmadığını” ispatlarsa kadına özgü olan ziynet eşyaları da erkeğe verilir. Yani “kadına özgü” ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından “hangi eşe takılmış olursa olsun” “kadın eşe” bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (Y8HD-K.2020/5388). Takılan ziynet eşyası erkek ve kadın tarafından kullanılabilen bir şey ise bu şey münhasıran kadına ait olmadığından erkeğe ait olacaktır.
- Paylaşım anlaşması; Eşler arasında ziynet eşyası ile diğer ekonomik değerlerin (para vb.) nasıl paylaşılacağına dair bir sözleşme yapılmışsa, bu sözleşme geçerli kabul edilecektir.
Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Davası Nasıl Açılır?
Düğün takıları ile ilgili talepler, boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinde sonra ayrı bir dava açma şeklinde de ileri sürülebilir.
Düğün takıları ile ilgili açılan davanın terditli (kademeli) dava şeklinde açılmasında yarar vardır. Yani, mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde takıların bedelinin ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir.
Ziynet davası, ziynet alacağı talep eden kişi tarafından açılır. Bu dava, davalı olarak gösterilen kişiden ele geçirilen ziynetlerin türü ve miktarı belirtilerek açılır. Dava dilekçesine, varsa düğün videosu ve fotoğrafları gibi kanıtlar da eklenir.
Davada, ziynet eşyalarının aynen geri verilmesi veya bu mümkün değilse dava tarihindeki değerleri üzerinden tazminat ödenmesi talep edilir. Eğer sadece ziynet eşyalarının geri verilmesi istenirse ve bu mümkün olmazsa, hakim sadece bu talebe göre karar vereceğinden dava reddedilebilir.
Düğün takılarının aynen iadesi veya iadesi mümkün değilse bedelinin ödenmesi talebi, boşanmanın eki niteliğinde olmayan bağımsız bir taleptir. Bu nedenle, boşanma davasında ziynet eşyaları talep edildiğinde, bu taleple ilgili ayrıca nispi harç ödenmelidir.
Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Boşanma Halinde Mal Paylaşımına Dahil Edilir mi?
Düğünde takılan takılar kişisel mal olarak kabul edildiğinden mal paylaşımının tasfiyesi davasında mal paylaşımına dahil edilmez, talep edilemez.
Düğün takılarının evlilik içinde ortak ihtiyaçlara veya düğün masraflarına harcanması, takılarla erkeğin borcunun ödenmesi gibi sebeplerle elden çıkması durumunda bile, kadının boşanma halinde düğün takılarını erkek eşten talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak kadın, takıları erkeğe “iade edilememek” şartıyla özgür iradesiyle vermişse, artık bu takıları geri isteyemez. Erkek ise, takıların kadın tarafından kendisine iade edilmemek üzere verildiğini ispatlamakla yükümlüdür. Bu durumda, takıların iade edilmeyeceği şeklinde bir anlaşmanın veya durumun varlığı kanıtlanmadıkça, kadının takıları geri talep etme hakkı devam eder.
Bu konudaki emsal yargıtay kararı;
Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa kadına ait sayılır. İade edilmeme koşuluyla verildiği kanıtlanmadıkça; bunların koca tarafından borçları için bozdurulup harcanması; onu iade borcundan kurtarmaz. Davacı-davalı koca, kadının takı ve ziynet alacağı taleplerine verdiği cevapta “onların hepsinin nişan, düğün ve ev eşyası borçları için kullanıldığını’’ beyan ve kabul etmiş ; takı parasının, kadın tarafından iade edilmemek üzere kendisine verildiğini de ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle, kadının takı parası talebine ilişkin davasının kabulü gerekir (Y2HD-K.2014/26223).
Ziynet Davasında Talep Artırımı ve Islah
Ziynet eşyası davaları genellikle belirsiz alacak veya kısmi alacak davası olarak açılmaktadır çünkü taraflar genellikle düğünde takılan takıların veya verilen paraların tam değerini bilememektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre bu tür bir davanın kısmi alacak davası olarak açılması gerekmektedir. Bu sebeple, dava açılışında genellikle sembolik bir miktar harç esas değer olarak gösterilir ve ziynet eşyalarının gerçek değeri, bilirkişi raporu ile belirlendikten sonra talep artırımı/bedel artırımı dilekçesi verilerek eksik harç tamamlanır.
Ziynet talebi, gelecek bilirkişi raporuna göre usulüne uygun olarak düzeltilip (ıslah edilip) artırılabilir. Ancak dava sürecinde dilekçelerin teati aşamasında bahsedilmeyen ziynet talebi, ıslah yoluyla sonradan eklenemez. Yargıtay kararlarına göre, daha önce talep edilmemiş bir ziynet eşyası için ıslah yoluyla yeni bir talepte bulunmak mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/8174 E., 2013/21102 K. 17.09.2013 tarihli kararında:
“Davacı kadın dava dilekçesinde 20.000,00 TL ziynet bedeli istemiş, düğünde takılan para yönünden talepte bulunmamıştır. Yargılama devam ederken 20.9.2012 tarihinde ziynet talebini ıslah ederken dava konusu yapmadığı düğünde takılan 10.000,00 TL parayı da istemiş, ıslahla yeni bir talepte bulunmuştur. Islahla talep değiştirilebilir, fakat yeni bir talep eklenemez. Kaldı ki; bu konuda yargılama harcı da alınmamıştır. Davacının düğünde takılan paraya ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir.” şeklinde yer alan ifadelerle, aynı şekilde, daha önce dava konusu edilmemiş olan taleplerin, ıslah ile ileri sürülemeyeceğini belirtmiştir.
Düğün Takıları (Ziynet Eşyaları) Dava Açma/Zamanaşımı Süresi Nedir?
Düğün takıları (ziynet eşyası), davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanşımı süresine tabi değildir, dava her zaman açılabilir.
Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, dava açma süresi 10 yıldır (6098 sayılı BK m.146). Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi tazminat davası niteliğindedir.
Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar.
Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanunu’nun dikkate alınması gerekir (Y6HD.Karar: 2011/5634).