Reddi miras, yasal mirasçıların veya muris tarafından atanmış mirasçıların, mirası kabul etmek yerine açıkça reddetmelerini ifade eder. Bu durumda, mirasçılar terekenin borçlarından muaf tutulurlar. Reddi miras hakkı, hem yasal mirasçılar için hem de atanmış mirasçılar için geçerlidir. Ancak vasiyetnamede belirtilen bir mal veya hak atanmış mirasçılar reddedemezler; bu durumda, mirası reddetmiş sayılmazlar.

Reddi Miras Nedir?

Reddi miras, mirasçıların murisin ölümünden sonra kalan tüm mirası reddetmeleri anlamına gelir. Mirasa hak kazananlar, mirası reddetmedikleri sürece kendi payları oranında miras alabilirler. Ayrıca, muris tarafından bırakılan mirasın tüm borçları, mirasçıların kişisel mal varlıklarıyla birlikte sorumluluğu altındadır.

Genellikle, tereke borçlarla yükümlü olduğunda mirasçılar reddi miras talebinde bulunabilirler. Ancak mirasın reddi veya kabulü, mirasçıların kendi iradelerine bağlıdır. Terekenin borca batık olması durumunda bile, mirasçılar terekedeki borçlardan kurtulabilirler ancak bu süreçte elde ettikleri alacak haklarını da kaybedebilirler. Borçlar ödendikten sonra kalan para varsa, bu miktar mirasçılara payları oranında dağıtılır

Reddi Miras Nasıl Yapılır?

Reddi miras, yasal mirasçılar veya atanmış mirasçılar tarafından Sulh Hukuk Mahkemesine belirli bir süre içinde yapılan sözlü veya yazılı beyanla gerçekleştirilebilir. Bu beyanda herhangi bir kayıt veya şart ileri sürülmemeli, tamamen kayıtsız şartsız olmalıdır. Sulh hakimi bu beyanı tutanak altına alır ve mirasın açıldığı mahkemedeki özel kütüğe kaydeder. Reddi miras talebinde bulunan mirasçı, isteği halinde bu reddi gösteren belge alabilir.

Tutulan tutanak ve mahkeme kütüğü, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir ve resmi olarak kayıt altına alınır. Reddi miras talebinin varlığı halinde, tereke resmi tasfiye usulüne göre işlem görür. Bu tasfiye sürecinde, muris borçlarını ödedikten sonra kalan miktar mirasçılara dağıtılır.

Mirasçının mirası reddedebilmesi için belirli süreler içinde Sulh Hukuk Mahkemesine bildirimde bulunması gereklidir. Bu süreler, vasiyetnamede belirtilen tarih veya tebliğ şartı varsa tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bildirim yapılmaması halinde mirasçı, mirası kabul etmiş sayılır ve borçlardan sorumlu olur.

Belirli bir mal bırakılan kişi de mirası reddedebilir. Bu durumda, vasiyetname açıldıktan sonra on yıl içinde malın zilyetliğini veya mülkiyetini talep etmemesi, zımnen reddi miras olarak kabul edilir. Ayrıca, belirli mal bırakılan kişi, malı almak istemediğini beyan ederek de mirası reddedebilir.

Reddi miras kavramı, miras paylaşımında önemli bir rol oynar ve mirasçıların mirası kabul etme veya reddetme konusundaki haklarını belirler.

Miras Bırakan Vefat Ettikten Sonra Mirasçı Ölür İse Mirasın Reddi Hakkı Kullanılabilir mi?

Bir kişi vefat ettikten sonra yasal veya atanmış mirasçı, kendisine bırakılan miras payını kabul etmeden önce ölürse, reddi miras hakkını kullanabilir mi?

Evet, yasal veya atanmış mirasçının ölümü durumunda, mirasçıları için reddi miras işlemi yapılabilir. Bu hakkı kullanma yetkisi, miras bırakanın kanuni veya atanmış mirasçılarının fürularına tanınmıştır.

Yasal veya atanmış mirasçının vefatı sonrasında onların mirasçıları, kanuni mirasçılarının mirasın reddi talebinde bulunabilirler. Bu süre, miras bırakanın yasal veya atanmış mirasçıları için tanınan mirasın reddi süresi ile aynıdır, yani kanunda belirtilen süreler içinde mirasın reddi talebinde bulunabilirler.

Reddi Miras Süresi

Reddi miras süresi, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesi tarafından belirlenmiştir. Yasal veya atanmış mirasçılar, mirasın reddedildiğini Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak üç ay içinde bildirmek zorundadırlar.

Üç aylık sürenin işlemeye başlaması ise duruma göre değişiklik gösterir. Yasal mirasçılar için, üç aylık süre murisin ölüm tarihinden itibaren başlar. Ancak yasal mirasçılar, mirasçı olduklarını murisin ölümünden sonra öğrendiklerini ispat ederlerse, üç aylık süre öğrenme anından itibaren başlar.

Atanmış mirasçılar için ise üç aylık süre, kendilerine mirasçı olduklarını öğrendikleri (tebliğ edildikleri) anda işlemeye başlar. Kanunda belirtilen bu süre içinde reddi miras yapılmadığı takdirde, miras kabul edilmiş sayılır.

Mirasın reddine dair birçok yüksek mahkeme kararı vardır. Bunların bir kısmını işbu makalemizde sizlerle paylaşacağız.

 Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2016/16223 E. 2020/6249 K. sayılı 15.10.2020 tarihli kararında:

Dava, mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, 07/01/2016 tarihinde vefat eden muris …’nin mirasından feragat eden müvekkillerinin reddi miras taleplerinin kabulünü istemiştir.

Mahkeme, görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar vermiştir.

Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.

Davacıların, davayı … olarak, miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren 3 aylık süre içinde, sulh hukuk mahkemesinde ve mirasın reddi ifadesini kullandıkları dava dilekçeleri ile açtıkları dikkate alındığında taleplerinin mirasın gerçek reddinin tespitine yönelik olup sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, mahkemece hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlar hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesindeki hakimin davayı aydınlatma sorumluluğu yerine getirilmeksizin görevsizlik kararı verilmesi de doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenlerle bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 15.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

14. Hukuk Dairesinin 2017/485 E. 2020/8403 K. sayılı 14.12.2020 tarihli kararında:

Dava, mirasın gerçek reddinin tespiti istemine ilişkindir.

Davacı, 12.04.2016 tarihinde vefat eden babası …’ten kalan taşınır, taşınmaz, borç, alacak ve nakit para gibi aktif ve pasifleri kabul etmediğini belirterek reddi miras için gereğinin yapılmasını talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile “… ve …’dan olma, ……… doğumlu, … ili, … Merkez ilçesi, … mah/köy, .. cilt no, … hanede … TC kimlik numarası ile nüfusa kayıtlı olup, ……… tarihinde vefat eden …’in mirasının, yasal mirasçılarından olan … (TC:……………….) tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 606/1. maddesinde öngörülen süresi içinde, kayıtsız ve şartsız olarak reddedildiği hususunun tespitine” karar verilmiştir.

Hükmü, davacı temyiz ederek davadan feragat ettiğini belirtmiştir.

O halde mahkemece yapılması gereken iş; yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda, geri kalan mirasçıların davacının davadan feragati hakkında muvafakatlerinin bulunup bulunmadığını sormak ve sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.