Çocukla kişisel ilişki kurulması, ergin olmayan çocuk ile ebeveynleri arasındaki iç ilişkiyi kurma ve korumayı amaçlayan bir haktır. Bu hak TMK m. 323’te düzenlenmiştir, nasıl uygulanacağı ise hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır.

Kişisel ilişki kurma hakkı, önceleri çocuğun akrabalarıyla bağlarını koruma amacını güderken, günümüzde çocuğun hem annesiyle hem de babasıyla düzenli ilişki kurma ihtiyacını vurgular.

Ancak Medeni Kanunumuzda, çocukların ebeveynleriyle kişisel ilişkilerinin nasıl, ne zaman ve ne sıklıkla düzenleneceğine dair net kurallar bulunmamaktadır.

Kanun, belirli kurallar koymak yerine kişisel ilişkinin “uygun nitelikte” olmasını önerir ve zaman içinde değişen koşullara uyum sağlama esnekliği tanır.

Kişisel İlişki Kurma Hakkına Sahip Olanlar

Ana ve Baba: Boşanma, ayrılık kararı veya ortak hayata son verilmesi gibi durumlarda, velayet hakkına sahip olmayan ebeveynler de çocuklarıyla kişisel ilişki kurabilirler. Ayrıca, velayet hakkı tamamen kaldırılmışsa veya çocuk bir aile yanına veya kuruma yerleştirilmişse bile kişisel ilişki hakkı devam edebilir. Evlilik dışı doğmuş bir çocuğun velisi olmayan bir ebeveyn de çocuklarıyla kişisel ilişki kurabilir.

Üçüncü Kişiler: Belirli koşullar altında ve çocuğun yararına uygun olduğu durumlarda, Medeni Kanun çocuğun hısımlarına da kişisel ilişki hakkı tanır.

Çocuk: Kişisel ilişki kurma hakkı sadece ana ve babaya değil, çocuğa da tanınmış bir haktır. Medeni Kanun’un 323. maddesi ile Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin hükümleri göz önüne alındığında, bu hak çocuğa bir yüküm değil, bir hak olarak tanınmıştır.

Hem ana babanın hem de üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurabilmeleri ancak mahkeme kararıyla mümkündür. Kişisel ilişkiye dair herhangi bir düzenleme yapılmadan önce, velâyet hakkına sahip olan veya çocuğa velayet verilmiş olan kişinin rızası olmadan kişisel ilişki kurulamaz (TMK m. 326/III).”

Kişisel İlişki Kurma Hakkının Uygulama Alanları

Kişisel ilişki kurma hakkı genellikle boşanma ve ayrılık gibi durumlarla ilişkilendirilse de, aslında çok daha geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu hak şu durumları içerir:

  1. Boşanma durumunda (Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 182/I-II, m. 336/III)
  2. Ayrılık kararı alındığında (TMK m. 182/I-II, m. 336/II)
  3. Ortak hayatın sona erdirilmesi durumunda (TMK m. 197/IV, m. 336/II)
  4. Ana ve baba arasında evlilik olmaması durumunda (TMK m. 337, m. 323)
  5. Ana veya babanın velayet hakkının kaldırılması veya değiştirilmesi durumunda (TMK m. 348, m. 323)
  6. Ana ve babanın velayet hakkı kaldırılmadan çocuğun bir aile yanına veya kuruma yerleştirilmesi durumunda (TMK m. 347’e göre)

Bu durumlar altında, velayet hakkına sahip olmayan veya velayet hakkı değişen ebeveynlerin çocuklarıyla kişisel ilişki kurma hakkı bulunmaktadır. Bu düzenlemeler, çocuğun sağlıklı gelişimi için düzenli ve uygun nitelikte ilişkilerin sürdürülmesini sağlamayı amaçlar.

Farklı Şehirlerde Çocukla Kişisel İlişki Nasıl Kurulur?

Farklı şehirlerde kişisel ilişki, çocuğun okul tatilinde ya da yaz tatilinde süre uzunluğunu hakimin takdir etmesi şeklinde kurulur. Hakim bu ilişkiyi tesis ederken hak sahibinin yıllık izinlerini de dikkate alır. Ayrıca bu ilişki, yılın belirli ayına da karar verilerek tesis edilebilir.

Çocukla Kişisel İlişkinin Kısıtlanması ya da Kesilmesi

Avrupa Sözleşmesi’ne göre, çocukla ana ve babası arasındaki kişisel ilişki, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği durumlarda kısıtlanabilir veya engellenebilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesi ise kişisel ilişkinin reddedilmesi, kaldırılması veya sınırlandırılmasına yol açabilecek dört durumu belirtmektedir:

  1. Çocuğun huzurunun tehlikeye girmesi,
  2. Ana veya babanın haklarının kötüye kullanılması,
  3. Çocukla yeterince ilgilenilmemesi,
  4. Başka önemli sebeplerin varlığı.

Bu durumlar altında, kişisel ilişki kesin olarak kaldırılabilir, belirli bir süreyle durdurulabilir veya sınırlandırılabilir. Kesin olarak kaldırılması, çocuğun yararı için başka alternatifin kalmadığı durumlarda en son çare olarak uygulanır. Bu düzenlemeler, çocuğun fiziksel ve duygusal güvenliğini sağlamak ve gelişimine zarar veren durumların önlenmesi amacını taşır.

Çocuğun Evlatlık Verilmesi Durumu

Çocuğun evlatlık verilmesi durumunda, ana babanın velayet hakkına sahip olmamalarına rağmen, soybağı ilişkisi devam ettiği için çocukla kişisel ilişki kurma hakları bulunmaktadır.

Bu konuda öğretide ve Yargıtay kararlarında çocuğun menfaatine uygun düşen çözümler benimsenmektedir.

Örneğin, Yargıtay’ın bir kararında, sosyal inceleme raporunda evlatlık olarak kabul edilen çocuğun biyolojik annesini tanıdığı ve ilişkilerinin kesilmesinin olumsuz etkiler doğuracağı belirtildiği için, çocukla öz anne arasında uygun sürelerle kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmiştir.

Çocuğun Dinlenilmesi

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, çocukların kendi durumlarını ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı vardır ve bu görüşler, çocuğun yaşına ve olgunluk düzeyine uygun şekilde dikkate alınmalıdır.

Avrupa Konseyi Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi ise çocukların bilgilendirilmesi, danışılması ve görüşlerini ifade etme hakkına sahip olduklarını belirtir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da çocukların kendilerini ilgilendiren kişisel ilişkilerin değerlendirilmesinde çocukların görüşlerinin alınması gerektiğini ve bu görüşlerin çocuğun çıkarlarına uygun olması durumunda dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Bu nedenle, çocukların görüşleri önemsenmeli, gerekli durumlarda uzman bilirkişilerden destek alınarak karar verilmelidir. Bu yaklaşım, çocukların haklarını koruma ve çıkarlarını gözetme amacını taşır.

Çocuk İle Kişisel İlişkinin Kurulmasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Medeni Kanun’un 326. maddesi gereğince, boşanma ve evlilik birliğinin korunmasına ilişkin kararlar alan mahkemeler, çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararları da verebilecek yetkiye sahiptirler. Ayrıca, çocuğun oturduğu yer mahkemesi de bu konuda yetkilidir.

Çocukla kişisel ilişkinin düzenlenmesine ilişkin davalarda genellikle Aile Mahkemeleri veya Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Bu mahkemeler, çocuğun yaş, yerleşim yeri ve diğer relevant faktörlere göre, kişisel ilişkinin nasıl düzenleneceğine karar verirler. Bu düzenlemeler, çocuğun haklarını koruma ve çıkarlarını en iyi şekilde gözetme amacını taşır.

Çocuk ile kişisel ilişki kurulması örnek yargıtay kararı

(2HD) Esas: 2016/14238, Karar: 2016/13906, Tarih: 20.10.2016

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, eşi ile çocuklarının olmadığını 21.12.2002 tarihinde dünyaya gelen küçük …’u evlat edinme olmaksızın kendi çocukları gibi nüfusa kaydettirmelerine davalıların izin verdiklerini, küçüğün 21.02.2012 tarihine kadar yanlarında kaldığını, kendisini annesi olarak bildiğini, davalıların nüfus kaydının iptali davası açmaları sonucunda, küçüğün davalıların hanesine kaydedildiğini, bu tarihten sonra davalıların küçük ile arasında kişisel ilişki kurulmasına izin vermediklerini belirterek küçük … ile kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı ile küçük arasında soybağının kaldırıldığını, ancak soybağına dayalı velayet ve kişisel ilişki kurulabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Üçüncü kişilerle kişisel ilişki Türk Medeni Kanununun 325. maddesinde düzenlenmiş, anılan maddede olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı olan diğer kişilere özellikle hısımlarına da tanınabileceği belirtilmiştir.

Bu maddeden anlaşılacağı üzere kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı olan üçüncü kişiler sadece hısımlardan ibaret olmadığı gibi kişisel ilişki kurulmasını istemek için soybağının kurulması şartı da bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre hısımlar dışında kalan diğer kişiler de koşulları varsa çocuk ile kişisel ilişki kurabilirler.

Toplanan delillerle, küçük … 21.12.2002 doğumlu olup nüfusta annesi olarak davacı kayıtlı iken davalıların açtıkları soybağının düzeltilmesi davası sonucunun … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/227 esas 2014/92 katar sayılı kararı ile …’un soybağının düzeltilmesine, davalıların hanesine tesciline karar verildiği, kararın 13.06.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Küçük … ile davacı arasında soy bağı kaldırılmış ise de küçüğün doğumundan itibaren davacı tarafından bakılıp büyütüldüğü, davacıyı annesi olarak bildiği sabittir. Duruşmada dinlenen … da kendisine anne gibi davranan ve kendisini bakıp büyüten davacı ile kişisel ilişki kurmak istediğini beyan etmiştir.

Çocuğun menfaatine aykırı düşmedikçe davacının küçükle kişisel ilişki kurulması talebinin karşılanması gerekir. Çocukla davacı arasındaki kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfaatine uygun olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı bir olgu ve delil bulunmamaktadır. O halde davacı ile küçük arasında uygun bir kişisel ilişki tesisi gerekirken isteğin reddi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.